top of page

Tüketim Çılgınlığı

Yaşamak, her an tüketim ihtiyacımızı karşılamak değildir!


Çok fazla tüketim gezegenimiz için kötü, birçok insan da bunu biliyor. Ama neden bu kadar tüketilmeye devam ediliyor? Yeterli olsa bile neden hep daha fazlasını istiyoruz? Ve davranışlarımızı nasıl değiştirebiliriz? Bu soruları Almanya'nın en tanınmış beyin araştırmacılarından Prof. Dr. Gerald Hüther’e soruyoruz.




Bay Hüther, insanların davranışlarını değiştirebilmeleri için neler yapabiliriz?

Gerald Hüther: Şimdiye kadar insanların davranışlarını dışarıdan değiştirebileceğimizi düşünürdük. Ancak insanlar daha önce hiç bu kadar büyük arabalarla dolaşmamıştı, (Jeepler) tarım arazisinden bu şekilde istifade etmemişti (Hormonlar). Okyanuslarda daha önce hiç bu kadar plastik atık yüzmemişti (Gemiler). Yani bu, önceki stratejilerimizin işe yaramadığı anlamına geliyor. Yani dışarıdan gelmiyorsa, içeriden gelmesi gerekir. Kendimize sormalıyız: İnsanların farklı davranmaları, uyanmaları ve güçlenmeleri için neler yapabiliriz ?

İlginç bir yaklaşım… Peki bay Hüther, içimizde neyi uyandırmalıyız?


Gerald Hüther: Hayalimizde, kendimizin en güzel resmini çizelim. Sonra, günlük hareketlerimizle çizdiğimiz resmin gerçekten bize benzeyip benzemediğine dürüstçe bakalım. Eğer orantısızlık varsa zaten bunu hissederiz. Davranışımızı resmimize uydurmaya çalışırız.

Eğer davranışımız yavaş yavaş içimizdeki resme benziyorsa mutlu oluruz.

Ama ön koşulumuz, kendimizin sağlam bir resimini çizmektir. Aksi takdirde resmi bir kenara atıp “umrumda değilsin!” deriz. Böyle bir durum için bulduğum en güçlü resim, kendi onurlu halimiz.


Gerald Hüther : Her şey tutuma bağlıdır

Lugat, Onurlu olmayı "kendi değerinin farkında olmak ve kararlı tutum almak" olarak tanımlar. Bu terimi nasıl buluyorsunuz?


Yaptığı bir şeyin adil olmadığı kanısına varmak, kötü bir duygudur. Askerler başkalarına ateş ettiklerinde bu duyguyu taşırlar. Uygunsuz koşullarda tarım ilaçları kullanan çiftçiler aynı duyguyu taşırlar. Yediği etin, kötü koşullarda yetişmiş hayvancılığın üretimi olduğunu bilen insanlar bu duyguyu taşırlar. Çocuklarını aşağılayan ve döven insanlar bu duyguyu taşırlar.





Peki kendimizin ‘özel resmini’ nasıl oluşturabiliriz?


Gerald Hüther: Nörobiyolojide şu şekildedir: Altta yatan süreçleri yönlendiren ve kontrol eden bir mekanizma vardır. Örneğin bardağı ağzımıza götürmemize yardımcı olan bir hareket modelimiz vardır. Beyinde depolanmış bir hareket şeklidir bu. Bir şey içmek istiyorsak sadece bu modeli kullanarak nasıl içmemiz gerektiğini hayal ederiz. Beyin daha sonra bardağı kaldırmak ve içmek için tüm bireysel hareketleri ve kas kasılmalarını kendi başına düzenler.


Bu örneği davranışlarımızı kontrol etme düzeyinde de kullanabiliriz. Bu örüntülere iç tutum, tavır ya da zihniyet denir. Nasıl davrandığımız bu tutuma bağlıdır.



Gerald Hüther: Ne tür bir insan olmak istiyorum ??

Bu konuda neden bu kadar az tartışma var?


Tahminim, tüketici toplumumuzda istediğimiz şey budur. Kim olmak istediklerini bilmeyen insanlara her şeyi satarsın. "Haysiyet nedir? Ne tür bir insan olmak istiyorum?” Bunlar tüketici toplumuna uymayan sorular. Ama, kişisel olarak cevaplamanız gereken sorulardır; böylece hayatta bir pusulanız olur. “Onur pusulasi”.

Aksi takdirde, satın almadığınız ürünlerden dolayı dışlanabilirsiniz. Ve bizde bir çoğunun ürünlerinden kurtulmak istediği bir toplumda yaşadığımız için, pek kimsenin bu sorularla ilgilendiği yok.


Bir röportajınızda "Mutluysan, satın almazsın." demiştiniz. Bu iç resmi izlersek mutlu olur muyuz?


Gerald Hüther: Muhtemelen bu resmi takip etmekten daha mutlu bir durum olamaz. Kendinize "Kim olmak istiyorum?" sorusunu sorarsanız, hayatınızı ve davranışınızı buna göre hizalarsanız, daha mutlu olursunuz, hayatta daha fazla başarı elde eder ve diğerlerinden daha iyi gelişirsiniz.


Oldukça çekici bir durum.


Gerald Hüther: Sadece şu anda çekici değil, çünkü toplumumuzda henüz tabu. Bu toplumun ve insanların özgürleşme sürecidir. Çünkü gün geçtikçe daha fazla insan kendilerine bu dünyada kim olmak istediklerini sorsa... tüketici ekonomisi çökerdi. O zaman insanlar, hayatın herhangi bir tüketim ihtiyacını karşılamak olmadığını fark ederlerdi. Bu da tüm reklam stratejileri için tam bir başarısızlık olurdu.

Dolayısıyla, insanların daha bilinçli yaşamasını istiyorsanız, onlara kendi haysiyetleri hakkında bir fikir verin. Lüksümüz için doğal kaynakları hoyratça kullanarak, doğanın parçası olan canlıları öldürerek sürdürülebilirlik olmaz. İnsanların kendi onurlarının farkında olmasının ne kadar önemli olduğuna dair halka açık bir tartışma olması gerekiyor.


Prof. Dr. Hüther









17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Onurlu olmak

bottom of page