top of page

Her Çocuk Bir Dahidir

Güncelleme tarihi: 2 Mar 2023



Her çocuk üstün yeteneklidir diyor Gerald Hüther. Sadece bazı öğretmenler çocukların içindeki bu dehayı nasıl dışarı çıkaracaklarını bilmiyorlar. Okul eleştirmeni öneriyor: karşı karşıya (talimatlı) dersler, katı müfredatlar ve seçmeli okul sistemleri kaldırılsın.


Spiegel Online: Her çocuğun bir dahi olduğunu söylüyorsunuz. Einstein’ın henüz minikken yanlış anlaşıldığını düşünen bir çok ebeveyn de bu kanıda.

Onları cesaretlendirmek ister misiniz?


Hüther: Çocukların birçok farklı potansiyele sahip olduklarını ve yeteneksiz çocuk ve ergenlerin olmadığını açmak istiyorum. Bu nedenle, yeteneklerini en iyi şekilde geliştirmeleri için onları dört üniteli okula ayırmak sorgulanabilir. (Sonderschule, Hauptschule, Realschule, Gymnasium). (Imam Hatip, Normal Lise, Anadolu Lisesi, Fen Lisesi)


Spiegelonline: Yani çok üniteli okul sistemine karşısınız?


Hüther: Pek çok çocuk, okulun oluşturmuş olduğu ‘bezelye ayıklama sisteminden’ geçemiyor. Yetenek hala iyi bir notla karıştırılıyor ve analitik-bilişsel becerilere odaklanmaya devam ediyoruz. Teşvik etmemiz gereken gerçek hazine, kendimizi yeniden keşfetmek ve tasarlamak. Bu öğrenme coşkusunu kimse elimizden almamalı. Yaratıcılık, mucitlik, belirli bir şeyle başa çıkma tutkusudur. Tüm bunlar Pisa testleriyle ölçülemiyor.


Spiegel Online: Gerçek anlamda başına buyruk, kalender bireyler mi yetiştirmek istiyorsunuz?


Hüther: Tutku ve bireysellik, birinin başkalarıyla çalışamayacağı anlamına gelmez. Okul sistemimizde ekip çalışması ihmal ediliyor.


Spiegel Online: Öğretmenler neyi yanlış yapıyorlar?


Hüther: Okul sistemimizin bu şekilde gelişmesi öğretmenlerin suçu değil. Ancak gelecekte, eğitimcileri öncelikle bilgi vermek için değil, çocukların içindeki yeteneklerini geliştirebilecekleri şekilde eğitmemiz gerekiyor. Şimdiye kadar, matematik yapamayanların bu konuda yeteneksiz oldukları varsayıldı. Ancak Einstein geni diye birşey yoktur.


Spiegel Online: Gerçekten herkes, her türlü yeteneğe sahip midir?


Hüther: Beyin, sadece coşku duyduğu şey ile gelişir. Bir çocuk, matematiğe olan tutkusunu ancak birisi ona ‘Sen matematikten anlamıyorsun, aptalsın’ dediğinde kaybeder; ve artık o alanda gelişemez!


Spiegel Online: Bazı öğrenciler ek derslerle bile diferansiyel denklemi anlayamıyorlar, diğerleri için çocuk oyuncağı. Yeteneğin miras alınmadığını mı söylüyorsunuz?


Hüther: Bazı çocuklar analitik yaklaşımlardan daha çok hoşlanırken, diğerleri empati kurabiliyor. Duygusal yönden hassas olmayan çocuklar, bunu diğer becerilerle telafi ediyor. Einstein'ın da böyle biri olduğu söyleniyor. Buna yetenek, ya da 'dengegücü' diyebilirsiniz.


Spiegel Online: Başkalarıyla bir araya gelemeyen kişilerin yetenekli fizikçi olduğunu söylüyorsunuz. Işleri biraz kolaylaştırıyorsunuz gibi geliyor bana.


Hüther: Öyle olduğunu kanıtlayamam. Ancak, kör insanların genellikle çok iyi bir dokunma hissine sahip oldukları gerçeğinden yola çıkabiliriz. Kolsuz insanlar bile ayak parmaklarıyla harika çizimler yapmayı öğrenebiliyor. Neden başka bir dengeyi kullanarak entelektüel anlamda yetenek gelişmesin ki?


Spiegel Online: Bu durumda bir öğretmen, bazı öğrencileri bazı derslerden çıkarabilir mi?


Hüther: Tam da bir kaç yıl önce bu durumdan dolayı Trizomi 21'li çocukların eğitimleri engellenmişti. Uzmanlar bile down sendromlu insanların aptal ve öğrenme konusunda yeteneksiz olduklarını düşünüyorlardı. Şimdi ilk lise diplomasına ve üniversite eğitimine sahipler. Bugün biliyoruz ki, aslında sadece talimatli derslerde yeteneksizler. Ancak, ‘potansiyel gelişimi’ sanatına karşı oldukça duyarlılar. Herşeyi dikte eden öğretmene değil, onların içindeki potansiyeli dışarı çıkaracak öğretmenlere ihtiyaçları var.


Spiegel Online: Şu anda yüksek lisans programı "Potansiyel Geliştirme Koçu" üzerinde çalışıyorsunuz. Böyle bir koç geleneksel bir öğretmenden farklı olarak neler yapar?


Hüther: İlk bakışta önemsiz gibi görünse bile, her öğrenciye her hangi bir şey için ilham verebilmelidir. Beyin araştırmaları gösteriyor ki, öğrenciler ilgi duydukları şeye başlar başlamaz, bilgiyi çok kısa sürede alıyorlar. Ve bu bilgiler kalıcı oluyor. Çünkü ancak o zaman beyin, yeni ağların oluşumu için haberci maddeleri harekete geçiriyor. Potansiyel Geliştirme Koçu da farklı bir grup insanı, performans odaklı bir ekibe dönüştürebilmelidir. Sonra, örneğin, dokuzuncu sınıf öğrencilerinin hepsi fotosentezin nasıl çalıştığını anlamak ister.


Spiegel Online: Bunlar çok yüksek talepler. Peki çocuklar, gerçekten geliştirdikleri tüm bilgileri saklayabilecekler mi?


Hüther: Kesinlikle. Bugün, liseden mezun olduktan iki yıl sonra, gençler okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar; bu çılgınca. Yüzde 100'ü hedeflemeliyiz.


Spiegel Online: Peki bu kadar çok ders içerisinde bu nasıl mümkün olacak?


Hüther: Öğrencilerin yalnızca temel konulara konsantre olmaları gerekir. Çoğu şeyler unutulduğuna göre, eğitim süresi kısaltılabilir. Soru, bir kişinin ne kadar zamanda öğrendiği değil, ne öğrendiğidir. Ve önemli olan, öğrenme arzusunun kaybolmamasıdır.


Spiegel Online: Eğitimciler, yıllardır iç motivasyon sorunu üzerinde çalışıyorlar. Çoğu zaman, işlemek zorunda kaldıkları müfredat nedeniyle başarısız oldular.


Hüther: Daha çok öğrencilerin çıkarları göz önünde bulundurulmalı ve daha az bakanlık tarafından yönlendirilmeliler. Bir ergen olarak, keşfedebilme ve tasarlayabilme imkanımız olduğunda, keşfetme ve tasarlama ihtiyacımız da artar. "Başımıza iş çıkarma" cümlesi cesaret kırıcı.


Spiegel Online: Uzun zamandır Beyin araştırmalarının bulgularını okul dünyasına taşımak için çalışıyorsunuz ve yine de okul sistemimizin başarısız olduğunu belirtmelisiniz. Bu durum sizi üzüyor mu?


Hüther: Bu sistem geçen yüzyıl için kesinlikle doğruydu, ama dünya artık değişti. Sözün halka açık hale gelmesi ve gerekli değişikliklerin talep edilmesi konusunda iyimserim. Doğu Berlin çöküşü bize bunun ne kadar çabuk olabileceğini gösterdi. Daha önce kimse bunun olacağına inanamazdı. Bildiğimiz okulların 10 yıl içerisinde artık var olmayacağına inanıyorum. Öğrencileri artık sistem peşinde sürükleyemeyiz. Onların gelecekleri için acilen ihtiyaç duydukları şeyler: Tutku, kişisel sorumluluk ve dünyayı birlikte şekillendirme arzusu.


Nörobiyolog, Prof. Dr. Gerald Hüther

Çeviren: Derya Mum (Antalya 2017)


7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Onurlu olmak

bottom of page