Hayatımızdaki Anlam Arayışı
- Derya Mum
- 27 Oca 2023
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 Mar 2023

Yazılarını içselleştirerek okuduğum, okuduğum ilk anda sevdigim biri beni 5 yıl önce uyandırdı. Araştırmıştı, ezbere dayatılan müfredatın dışına çıkıp kendisi olmayı başarmıştı.
İnsan kendine dokunabildiğinde nöronlarında şimşekler çakıyor. İster istemez uyanıyor. Yaşam, tüm canlı cansız varlıklarla birbirine bağlı bir örüntü gibi (in)sana ilham oluyor. Böyle bir durumda öğrenme de kaçınılmaz oluyor. Baktığın gördüğün her şeyin farkına varıyor ondan bir şeyler öğreniyorsun. Hani kutsal kitapların ‘OKU’ diyerek verdigi mesajları, evreni okumak olarak anlıyorsun!
Okuyorsun. Okudukça öğreniyor, öğrendikçe öğretmek istiyorsun. İçinde bir anlam arayışı başlıyor. Bu arayışı yılmadan, egolara takılmadan takip ettiğinde, kendi çapında bilgeliğe doğru ilerliyorsun.
Kendi çapında hoş bir tanım oldu. ;) çünkü herkes kendi hayat algısında ilerler. Bir kuaför kendi çapında en iyisi olmak için araştırmalar yapar. Bir terzi iyi dikiş yapmak için yüzlerce kez diker söker. Bir yazar her yazdığı kitapta daha fazla tecrübe kazanır. bir sanatçı, bir marangoz, bir doktor, bir çiftçi… yani insan ile yürütülen her icraat, özünde kendini var etme çabası taşır.
Bu çabayı taşımayan insan yoktur.
Peki hayatımız neden buna rağmen anlamsız/mutsuz geçiyor? diye soralım bakalım..
Çünkü içimizdeki anlamı yok ediyorlar!!
İçimizde derin coşkuyla tutunduğumuz bir anlam ifadesi var. Bu anlam, bir şeyler yapmak için çırpınıyor. Biz onu yapmaya çalıştıkça, birileri geliyor bunun iyi olmadığını söylüyor. (Durumu lütfen sınırlandırmadan çok geniş çapta düşünün!)
Hevesimiz kırılıyor.
Yeniden başka bir hevesle - minicik de umutla - başka bir şeylere tutunuyoruz. Yine birileriyle paylaşmak istiyoruz, o birileri yine beğenmiyor. Yine bir hüsran yaşıyoruz.
Bazen duygularımızdan bahs ediyoruz, neşe veya hüzün fark etmiyor… birileri ya fazla uçma, ya da kafanı takma diyor. Yine yine utanıyoruz.
Bunları, özellikle bizi incitmek için değil, bilinçaltının kodlamaları söylüyor. Çünkü ona da hep öyle söylenmiş. Beyninde derin bağlantılarla nöronlar arası yollar çizilmiş. Otoban olmuş artık. Bir tek onu biliyor. Hep o yolu kullanıyor. Bu böyle sürecek… Taaaa kiii birisi hayatına girip tüylerini ürperterek duygularına dokunana, onu uyandırana kadar.
“O yolu değil bu yolu kullanalım seninle, bu yol daha pratik” diyene kadar.
Ilk etapta, o kişiden etkilendiği için güvenecek. Deneyecek. Zorlanacak. Zaman zaman kızacak.
Ama eğer yanındaki kişi kararlı olup onun elinden tutup bırakmazsa, birlikte yol alacaklar. Alışılmışın dışına çıktıklarında beyinleri yeni bağlantılar kaydedecek. Hipokampus (eski hatıralar) devreden çıkıp, frontal korteks (akıl, öğrenme) devreye girecek.
Öğrenme olduğunda ne olacak biliyor musunuz?
Beyin, anlam arayışını buldugu için sevinecek. Nörotransmitter (beynin kimyasalları) ile vücudumuza endorfin salgılayacak. Vücudumuz değişim için harekete geçecek. Oksitosin, dopamin, serotonin aklımıza gelen her türlü mutluluk hormonları nörotransmitter aracılığı ile bedenimize iletilecek. Kimyamız değişecek.
Bu da NöroBiyolojik bir süreç.
Bundan sonra kötü alışkanlıklar ilgimizi çekmez. Sigaraya, içkiye, antidepresan haplarına bağımlı olmayız. Olduk olmadık yere kızmayız. Vücut kendi doğal kimyasalını kendisi üretir.
Demek istediğim şu ki, …
Birileri bizi ‘Anlam Bulma Serüvenimizde’ insan yerine koysun !!!
Derya Mum
Antalya, 10.06.2020
Comments